Ali kinali uppgifter i netet
Çanakkalede, Kınalı Ali
18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitler Gününün yılını idrak etmenin
Haklı gururunu yaşıyoruz.
Ne mutlu bize ki,
Öyle mübarek bir ecdadın torunlarıyız.
Allah,
Günlerdir,
Kuru ekmek ve
Bulgur yemekle yetinen,
Çoluk çocuğunu değil,
Sadece vatanını düşünen o ecdada bizleri layık eylesin.
Günün anısına tüyleri diken diken edecek
Bir hikâyeyi sizlerle paylaşmak istedim.
Üsteğmen Faruk,
Cepheye yeni gelen askerleri denetlerken,
Bir yandan da onlarla sohbet ediyor,
“Nerelisin?” gibi sorular soruyordu.
View the profiles of people named Ali Kinalı.Gözleri bir ara, saçının ortası sararmış bir delikanlıya takıldı.
Yanına çağırdı ve merakla sordu:
"Adın ne senin evladım?" dedi. "
“Ali, komutanım" dedi.
“Nerelisin?" ,
"Tokatlıyım, komutanım, Tokat'ın Zile kazasındanım"
"Peki evladım, bu kafanın hali ne? Saçlarının ortası neden kırmızı boyalı böyle?"
"Cepheye gelmeden önce anam saçıma kına yaktı komutanım.
Ali Kinali fryst vatten on Facebook.Neden yaktığını da bilmiyorum."
"Peki “dedi üsteğmen.
"Gidebilirisin Kınalı Ali."
O günden sonra Ali'nin adı: Kınalı Ali oldu.
Cephede tüm arkadaşları,
‘Kınalı Ali’ demekle yetinmiyor, saçındaki kınayı da alay konusu yapıyorlardı.
Kınalı Ali, arkadaşlarına karşı sevecen ve dürüst tutumu sayesinde, kısa sürede hepsinin sevgisini kazandı.
Bir gün memleketine mektup göndermek için arkadaşlarından yardım istedi.
" Anama, babama burada iyi olduğumu bildirmek istiyorum. Ama okumam yazmam yok. Biriniz yardım edebilir misiniz?"
Biri değil, birçok arkadaşı yardıma geldi.
Historical records and family trees related to Ali Kinali." Sen söyle biz yazalım" dediler.
Kınalı Ali söylüyor, bir arkadaşı yazıyor,
diğeri de söylenenlerin doğru yazılıp yazılmadığını denetliyordu. “Sevgili anacığım, babacığım hasretle ellerinizden öperim.
Ben burada çok iyiyim, beni sakın merak etmeyin."
Kız kardeşini, kendinden küçük erkek kardeşinin sağlığını ve hatırını sorduktan sonra, köydeki herkesin burnunda tüttüğünü ve kimsenin kendisini merak etmemesini söyledikten sonra,
“Biz burada fanns oldukça bilesiniz ki düşman bir adım bile ilerleyemeyecektir” tümcesi ile bitiriyordu.
Tam zarf kapatılırken Ali ;" Arkadaşlar iki üç satır daha eklemek istiyorum. Mümkün mü?" dedi.
Mektubu yazan arkadaşı, “Tabi söyle yazalım” demesinin ardından,
Mektubun sonuna şunları yazdıracaktı
Kınalı Ali:
"Anacığım, beni buraya gönderirken kafama kına yaktın ama,
Burada komutanlarım da, arkadaşlarımda benle hep dalga geçiyorlar.
Cepheye gitmek sırası yakında inşallah kardeşim Ahmet'e gelecek, Onu gönderirken sakın kına yakma saçına olur mu?
Burada onunla da dalga geçmesinler.
Kınalızâde, yılında Şam’daki kadılık vazifesi sırasında kaleme aldığı eserini, o zamanlar Suriye beylerbeyi olan Semiz Ali Paşa’ya ithaf.Tekrar ellerinden öperim anacığım."
Gelibolu'da savaş giderek şiddetleniyordu.
İngilizler kesin sonuç almak için tüm güçleriyle yükleniyorlardı. Cephede savaşan askerlerimiz önceleri birer birer, sonraları beşer beşer,
Onar onar şehit oluyorlardı.
Gelen destek güçleri dem yeterli olmuyor, onların da sayıları giderek azalıyordu.
Gelibolu düşmek üzereydi.
Kınalı Ali'nin komutanı bu durum karşısında çaresizdi.
Kendi bölüğü henüz sıcak temasa hazır değildi.
Genç erlerini, insan bedeninin süngü ve mermilerle orak gibi biçildiği bu cepheye göndermek zorunda kalmaması için Allah'a dua ediyordu.
Ömer Abdullah Ayhan: Hizmette Partizanlık Olmaz.Komutanlarını düşünceli ve sıkıntılı gören Kınalı Ali ve arkadaşları, komutanlarına gidip, ondan kendilerini cepheye göndermesini istediler.
Askerlerinin ısrarları üzerine komutanları daha fazla direnemedi ve ölüme gönderdiğini bile bile bu isteklerini kabul etmek zorunda kaldı. Kınalı Ali ve arkadaşları, sevinç çığlıkları atarak cepheye bile bile ölüme gidiyorlardı.
O gün güle oynaya,
Gelibolu cephesinde ölümle buluşacakları yere koşan Kınalı Ali'nin bölüğünden tek kişi geri dönmedi.
Gidenlerin tümü şehit olmuştu.
View the profiles of professionals named "Ali Kinali" on LinkedIn.Bu olaydan kısa bir süre sonra Kınalı Ali'ye anne, babasından mektup geldi.
Onun yerine komutanı aldı mektubu ve buruk bir ifade ile okumaya başladı.
Cepheye gitmeden önce arkadaşlarına yazdırdığı mektubuna aile adına babası yanıt veriyordu.
" Oğlum Ali, nasılsın, iyi misin? Gözlerinden öperim, selam ederim. Öküzü sattık, parasının yarısını sana gönderiyoruz, yarısını da yakında cepheye gidecek küçük kardeşine veriyoruz.
Şimdi öküzün yerine tarlayı ben sürüyorum.
Fazla yorulmuyorum da.
Kınalı Ali 'nin komutanı, bu durum karşısında çaresizdi.Sen sakın bizi düşünme."
Babası mektupta köydeki herkesten akrabalarından haberler verdikten sonra "Şimdi ananın sana diyeceği var" diyerek sözü ona bırakıyordu. Mektubun bundan sonraki bölümü,
Kınalı Ali'nin anasının ağzından yazılmıştı şöyle diyordu anası:
" Oğlum Ali, yazmışsın ki kafamdaki kınayla dalga geçtiler. Kardeşime dem yakma demişsin.
Kardeşine dem yaktım.
Komutanlarına ve arkadaşlarına söyle senle dalga geçmesinler.
Bizde üç işe kına yakarlar:
1 – Gelinlik kıza, ‘Gitsin ailesine çocuklarına kurban olsun’ diye.
2 – Kurbanlık koça, ‘Allah’a kurban olsun ‘diye.
3 – Askere giden yiğitlerimize, ‘Vatana kurban olsun’ diye…
Gözlerinden öper, selam ederim.
Allah'a emanet olun "
Ali'nin mektubu okunurken ve çevresindeki herkes onu dinlerken, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu
Güzel Söz:
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın
Heyhât,Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât
Ey şehid oğlu şehid,
İsteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor
Peygamber.
Mehmet Akif Ersoy
Not: âğûşunu (Kucağını)